Ortodoks Kiliselerinde özgün bir yeri olan tütsü, altın bir buhurdanlıkta yakılır ve kömür ile tutuşturulur. Buhurdanlık geleneksel olarak zincirlerle asılır ve sallanır; ancak gerektiğinde bir el buhurdanlığı da kullanılabilir. Buhurdan sadece rahip ve/veya diyakoz tarafından sunağın dört tarafına, Kutsal Armağanlar’a, din adamlarına, cemaate, ikonalara ve kilise yapısının kendisine hürmet göstermek için kullanılır.
Tütsünün Hristiyan İnancındaki Yeri
Ve RAB Musaya dedi: Kendine hoş kokulu baharat, kara günnük, ve hoş kokulu ezfar, ve kasnı zamkı, ve hoş kokulu baharat, ve safî günnük al; tartıları bir olacak; ondan buhur, attar işi üzre tuzlanmış, temiz ve mukaddes hoş koku yapacaksın; ve ondan bir parçasını çok ince döveceksin, ve toplanma çadırında, orada seninle buluşacağım şehadetin önüne koyacaksın; size ziyadesile mukaddes olacaktır. Ve yapacağın buhurun tertibine göre kendiniz için buhur yapmıyacaksınız; senin için RABBE mukaddes olacaktır. Koklamak için onun gibisini kim yaparsa, kavmından atılacaktır.
Mısır’dan Çıkış 30:34-38
Ayette belirtildiği gibi Hz. Musa’ya Sina dağında Allah’ımız ve Rab’bimiz İsa Mesih tarafından tecelli edilen kurallardan birisi de ibadet, ve nasıl yapılması gerektiğine dairdir ve tütsünün kullanımı da bu kurallardan birisidir. Bunun nedeni de tütsünün Allah’a yapılan kurban sunularından birisi olarak görülmesindendir, ve ilk ile ikinci tapınak dönemlerinden beri tütsünün Eski Ahit dönemindeki yapılan ayinlerde ve dualarda yeri çok önemliydi. Bununla birlikte, Hristiyan inancına göre Yeni Ahit ile Eski Ahit’in arasındaki bağı, ve Hristiyan inancının İsrailoğullarının ve onlara doğru imanı tecelli eden peygamberlerin inancının devamı olduğunu görürüz.
Tütsünün Ruhani Anlamı
Öncellikle tütsü, Allah’a “kurbanlık sunağımız” olan dualarımızı temsil eder: “Duam senin önünde tütsü gibi, El kaldırışım akşam takdimesi gibi olsun.” (Mezmur 141:2). Bu dualar da tütsünün buharı gibi yukarıya doğru hareket ederek dualarımızın Allah’a gittiğini temsil eder.
Tütsü aynı zamanda da azizlerin dualarını temsil eder: “Ve onu aldığı zaman, dört canlı mahlûk ve yirmi dört ihtiyar, her birinde çenk ve azizlerin duaları olan buhurlarla dolu altın taslar olarak, Kuzunun önünde yere kapandılar.” (Vahiy 5:8). Bu dualar da bizim dualarımız gibi “…Allahın önünde meleğin elinden azizlerin duaları ile buhurların dumanı…” (Vahiy 8:4) yukarıya yani göklere doğru çıkar. Havari Yakup’un da dediği gibi “Salihin yalvarışı işlemesinde çok tesirlidir.” (Yakup 5:16) yani azizler, Allah’la birlikte cennette ebedi bir kutsal yaşam sürdükleri için onların cennetteki duaları da, cennetin yansıması olan kilisede de vardır.